Nach Genre filtern

Hizmetten

Hizmetten

Hizmetten

Hizmetten.com ailesi olarak sizden aldığımız destek ve dualarla yayın hayatına başladık ve her gün daha da güçlenerek yolumuza devam ediyoruz. Dünyanın dört bir yanında görev yapan hizmet gönüllülerinin gerçekleştirdiği faaliyetler artık hizmetten.com ‘ da yer alacak. Hizmetten.com sitesinin haberlerinden haberdar olmak istiyorsanız lütfen Safari, Chrome ve Firefox internet tarayıcılarınızda bulunan “zil” işaretine tıklayarak ücretsiz abone olun. Bizimle paylaşmak istediğiniz haberler için e-posta adresimiz: sizdengelenler@hizmetten.com #FethullahGülenHocaefendi #FethullahGülen #Hizmetten

2579 - Sahabe-i Kiramın İslam ile şereflendikten sonraki âmûdi yükselişleri.. | Mizan | M. Fethullah Gülen
0:00 / 0:00
1x
  • 2579 - Sahabe-i Kiramın İslam ile şereflendikten sonraki âmûdi yükselişleri.. | Mizan | M. Fethullah Gülen

    *Amr ibn As, Halid ibn Velid ve Ebu Süfyan gibi insanların birden amudî yükselişlerine hayret ediyorum. Mesela; gerçek insanlık ve beklentisizlik ufkuna doğru dikey yükselenlerden biri olan Amr ibn As (radıyallahu anh) kendisine ganimet verilmek istendiğinde: “Ya Rasûlallah, ben ganimet için Müslüman olmadım!” demiştir. Onunla aynı ruh halini paylaşan bir sahabîye de İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhissalâtü vesselâm) ganimetten hissesini vermek istediğinde, o zat, “Ya Rasûlallah! Ben bunu kabul edemem. Ben (boğazını göstererek) şuradan bir ok yiyeyim de şehit olayım diye Müslüman oldum.” demiş ve neticede arzu ettiği gibi şehit olup ötelere yürümüştür. *Hazreti Halid (radıyallahu anh) âhirete yürürken geride hiçbir şey bırakmamıştı. Sa’d ibn Zeyd diyor ki: “Hazreti Halid, herkesin övdüğü bir kumandan olarak yaşadı, İslam’ın bir yitiği olarak gitti.. gitti ve geride sadece atını, kalkanını ve kılıcını bıraktı.” *Hazreti İkrime, Müslüman olduğunda “Yâ Rasûlallah! Sana ve İslâm’a düşmanlık uğruna ne kadar mal sarfettiysem, bundan böyle İslâm için bunun iki mislini harcayacağıma söz veriyorum…” demişti. Yermük’te sözünde durmuştu.. ancak orada verdikleri arasında, canı da vardı. Yermük Muharebesi’ne hanımı ve çocuğuyla beraber katılır. O bu muharebede yaralanır ve alıp bir çadıra getirirler. Hanımı başucunda ağlarken İkrime, “Ağlama!” der, “Ben zaferi görmedikçe ölmeyeceğim.” Bu da ona ait bir keramettir. Biraz sonra çadıra amcası Hâris b. Hişâm girer: “Müjde, der, Allah bize zafer verdi!” İşte o zaman İkrime, “Beni ayağa kaldırın. Çünkü içeriye Allah Rasûlü girdi.” der ve Allah Rasûlü’nün ruhaniyatına hitaben şunları söyler: “Yâ Rasûlallah! Sana verdiğim sözümde durdum mu? Ahdimi yerine getirdim mi?”

    Fri, 03 May 2024 - 07min
  • 2578 - Ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı... | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

    *Îsâr; insanın kendi ihtiyacı olduğu halde diğer muhtaçların ihtiyaçlarını öne çıkarıp onları gidermesi, kardeşlerini kendine tercih etmesi, toplumun menfaat ve çıkarlarını şahsî çıkarlarından önce düşünmesi ve yaşama zevkleri yerine yaşatma hazlarıyla var olması demektir. Adanmış ruhlar öyle istiğna ve fedakârlık ortaya koymalıdırlar ki adeta îsârlaşmalıdırlar. Onlar, sadece maddî fedakârlıklarla yetinmeyerek, manevî füyüzat hislerinde de başkalarını kendilerine tercih edebilmelidirler. Zira, kendine im’an-ı nazar eden (yoğunlaşan) kimselerin başkalarını görmeleri mümkün değildir. *Hazreti Üstad’ın, “Gözümde ne Cennet sevdası ne de Cehennem korkusu var; milletimin imanını selâmette görürsem Cehennem’in alevleri içinde yanmaya razıyım!” sözü adanmış ruhlar için bir ufuk ve o ölçüde istiğna duygusu bir hedeftir. Adanmışın hayat felsefesi bu olmalıdır.

    Thu, 02 May 2024 - 05min
  • 2577 - Siz onları görseydiniz deli sanırdınız! | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

    İstiğnâ ve beklentisizlik, Peygamberlik mesleğinin şiarıdır; insanları kurtarmak için kendi hayatını istihkâr ederek her gün ölüp ölüp dirilme, sürekli çalışma, hep koşturma, zahmet çekip meşakkatlere katlanma ama bütün bunlara bedel hiçbir ücret istememe irşad yolunun hususiyetidir. Nitekim, Hazreti Nuh, Hazreti Hûd, Hazreti Salih, Hazreti Lût ve Hazreti Şuayb (Allah’ın salat ve selamı Efendimizin ve bütün peygamberlerin üzerine olsun) hep aynı cümleyi tekrar etmiş; وَمَا أَسْأَلُكُمْ عَلَيْهِ مِنْ أَجْرٍ إِنْ أَجْرِيَ إِلَّا عَلَى رَبِّ الْعَالَمِينَ “Bu hizmetten ötürü sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretimi verecek olan, ancak Rabbülâlemîn’dir.” (Şuarâ, 26/109) diyerek, bütün peygamberlerin ortak duygu ve düşüncesini dile getirmişlerdir. Mevlâ-yı Müteâl, Sultân-ı Rusül Efendimiz’e, “De ki: Sizden bu hizmetim için hiçbir ücret istemiyorum, malınız sizin olsun! Benim ücretim yalnız Allah’a aittir ve O, her şeye şahittir.” (Sebe’, 34/47) buyururken de nübüvvetin bu ulvî yönünü nazara vermiştir. *Yâsîn Sûresi’nde anlatılan kahraman (Habib-i Neccar), اِتَّبِعُوا مَنْ لاَ يَسْأَلُكُمْ أَجْراً وَهُمْ مُهْتَدُونَ “Yaptıkları tebliğ karşılığında sizden bir ücret istemeyen, hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun.” (Yâsîn, 36/21) demek suretiyle, yine irşad erlerinin aynı vasfına dikkat çekmiştir. Habib-i Neccar, arkasında yürünecek rehberlerin en önemli iki vasfını nazara verirken, onların hizmetlerine mukabil hiçbir ücret/menfaat beklemediklerini ve herkesten önce kendilerinin dosdoğru yolda yürüdüklerini belirtmiştir ki, doğrusu, bu iki sıfatı üzerinde taşımayan kimselerin başkalarına hidayet yolunu göstermeleri hiç mümkün değildir. *İnsanlar canlı kitaplara bakarlar. Kitaplar kitaplaşan insanlarla bir şey ifade eder. (09:20) *Kur’ân-ı Kerim, Yûsuf Sûresi’nde geçen, قُلْ هٰذِهِ سَبِيلِۤي أَدْعُو إِلَى اللّٰهِ عَلٰى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي “De ki: İşte benim yolum! Ben Allah’a körü körüne değil basiret üzere davet ediyorum.. bana tâbi olanlar da öyle…” (Yûsuf Sûresi, 12/108) âyetiyle Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) irşat ve tebliğ vazifesini basiret üzere gerçekleştirdiğine ve ümmet-i Muhammed’in de O’nun yolu üzere yürüdüklerine dikkatleri çeker. Öyleyse, adanmış ruhlar, ruhunun ufkuna yürürken zırhını rehin bırakan o Rehber-i Ekmel gibi yaşamalıdırlar. Evet, “Varım ol Dost’a verdim hânümânım kalmadı / Cümlesinden el yudum pes dü-cihanım kalmadı” düşüncesi yeni bir dünyayı inşa edecek mimarların genel dinamikleri ve en büyük sermayeleridir. *Kendini iman ve Kur’an hizmetine adamış insanların kredileri istiğnadır, tekeffüfte bulunmamaktır, halka el açmamaktır, beklentisiz yaşamaktır ve soluklarında sürekli “Fedakârlık ya Hû” deyip hep “Hû” çekmektir. Sizin arkadaşlarınız az imkanlarla dünyanın bin yerinde okul açmışlarsa, bunun arkasında da beklentisizlik, Hakk’a teveccühe Hakk’ın teveccühle mukabelesi ve yarım da olsa Müslümanlığı temsil edebilme vardır. *Sahabe efendilerimizdeki dinî hassasiyete ve İslamî heyecana derin bir özlem duyan Hasan Basri Hazretleri, çağdaşı olan insanların hayatları ile Sahabenin yaşayışını kıyaslayıp çok üzüldüğü bir gün şöyle demiştir: “Yetmiş Bedir gazisine yetiştim. Onların çoğunun elbisesi basit bir yün kumaştan ibaret idi. Siz onları görseydiniz deli sanırdınız; onlar da sizin iyilerinizi görselerdi artık ahlakın kalmadığına hükmeder, kötülerinizi görselerdi onların hesap gününe bile inanmadıklarını söylerlerdi.” Evet, dininden dolayı yer yer cinnet ve hafakanlara girmeyen, bu yolda dünyayı elinin tersiyle ittiğinden dolayı kendisine “deli” denecek ölçüde fedakârlıklar sergilemeyen kimselerin diyanetleri açısından kemâle ermeleri mümkün değildir. İslam hakikatinin mecnunu olmayanların da, insanlığa ebediyet şerbeti sunmaları imkânsızdır.

    Wed, 01 May 2024 - 06min
  • 2576 - Allah'a dayananlara Allah yeter! | Mizan | M. Fethullah Gülen Hocaefendi

    *Cenâb-ı Hak, başa kakmayı, insanları minnet altında bırakmayı ve bu şekilde onlara eziyet etmeyi yapılan işin sevabını iptal edecek bir sebep olarak zikrediyor: “Ey iman edenler! Sadaka verdiğiniz kimselere minnet etmek, onları incitmek suretiyle o sadakalarınızı boşa çıkarmayın.” (Bakara, 2/264) buyuruyor. Evet, her türlü sadakat emaresine bu açıdan yaklaşılmalı; riya, süm’a, eza, başa kakma ve minnet altında bırakma sebebiyle yapılan o iyilik zayi edilmemeli. Beklentilerle o iş kirletilmemeli.

    Tue, 30 Apr 2024 - 07min
  • 2575 - Efendimiz'in (sav) Tebliğ Sıfatı - 3 | Sonsuz Nur Vaazları 14 | M. Fethullah Gülen

    Efendimiz'in (sav) Tebliğ Sıfatı - 3 | Sonsuz Nur Vaazları 14 | M. Fethullah Gülen by

    Mon, 29 Apr 2024 - 1h 08min
Weitere Folgen anzeigen